Merhaba değerli okuyan,
Yeni bir haftaya başlamadan bi
şeyler karalamak istedi canım ama bi başlık ve konu seçemedim iyi mi? O sebeple
ortaya karışık bi yazı olacak bu. Geçenlerde pek de kaliteli olamayan bi film
izledim. Cinderalla Pact. Filmin girişi şöyle: Külkedisi değişimden korktuğu
için kötü üvey annesinin yanında kalıp, temizlik yapmaya devam etmiş ve
kendisine bi sihirli değnek değene kadar beklemiş. Aslında düşününce mantıklı
geliyor. Sen niye çekiyorsun o evin yükünü be saf kız ayrıl o evden, bi yerde
iş bul yoluna bak. Ama yok bizim saf peri annesini bekliyor. Farz edelim peri
anne gelmeseydi balo gecesi ya da prens âşık olmasaydı bizim saf
Külkedisi ölene kadar üvey annesinin ev işlerinden sorumlu olacaktı. Hani
derler ya insan kendi kaderini çizer diye ben o görüşe katılanlardanım. Beyaz
atlı prensi beklemek yerine beyaz atlı prenses olmayı tercih ederim. Hadi beyaz
atlı prens gelirken atından düşüp ölürse-Şeker Kız Candy ve Anthony i
hatırlayınız lütfen- Tamam bazı şeyler şans meselesi kader kısmet ama çoğumuz
hayatımızı değiştirmekten korktuğumuz için bekliyoruz peri annenin sihirli
değneğini. Bu işi bırakamam ya öbür işte de mutsuz olursam? Sevgilimden
ayrılamam yeni bi tane bulamam çünkü sonra töbe Tanrım'a evde filan kalırım.
Arkadaşım mutsuz olursan ol. Hayat bu kimse sana mutluluğun garantisini veremez
ya. Dibe vurmadan yükselemeyiz ki. Ben dipleri de severim beni daha yükseğe
çıkaracağı için. Toplum olarak bizden motto mot bi şeyler bekliyorlar. Oku adam
ol iş bul evlen çocuk yap ve öl. Gerisi çok da mühim değil. Eğer bi de kadınsan
çalışmasan da olur evde çocuğa bakarsın. Huzurlu aile ortamı çok önemli çünkü
evde kadın çalışırsa huzur bozulabilir özellikle de daha kariyerli bi işte. Ayy
bu muhabbete girmeyecektim ama madem bu noktaya değindik bi anekdot geçmek istiyorum.
Geçen hafta bi arkadaşla muhabbet ediyoruz. Dedi ne iş yapmayı planlıyorsun
mezun olunca dedim karar veremedim. Kız resmen bana önce koca sonra iş
muamelesi yapıp bi de huzurlu aile ortamı deyip deyip daralttı. Kızı
kırmamak için diyemedim senin kariyerin mi bozacak huzurlu aile ortamını diye.
Ya sabır çekip döndüm işime. Herkesin hayattan beklentisi ve hayat felsefesi
farklı olabilir. Saygı duyarım bu duruma ama başkalarının hayattan beklentisini
aşağılamak ve kendisininkine uydurmaya çalışmak pek bi moda ülkemin kadınları
arasında yaş ve eğitim seviyesi gözetmeksizin. Toplum olarak değişikliklere
açık mı değiliz acaba. Onu da düşünmedim değil ama değişmekten korkarsak bir
adım atamayız ileriye doğru. Değişim zordur ama güzeldir bence sayın okuyan.
Tamam belki önceki durumundan daha kötü bi hale gelme riskin de var ama hiç
değilse aklında kalmayacak bu değişim. Ayrıca Şems’in de dediği gibi “Hakkın karşına çıkardığı
değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle
beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” Bence artık
eski peri masallarını bırakıp kendi masallarımızı yaratmalıyız. Zor da olsa
değişmeliyiz. Bu şarkı da benden size gelsin. http://www.youtube.com/watch?v=k6Akkvh04xU.
Saygılarımla
değerli okuyan. Neşeli günler dilerim.
P.S. Yazım belli bir konseptte oldu sevindim.
Konseptin adı da değişim.