15 Aralık 2013 Pazar

Change is hard

Merhaba değerli okuyan,
Yeni bir haftaya başlamadan bi şeyler karalamak istedi canım ama bi başlık ve konu seçemedim iyi mi? O sebeple ortaya karışık bi yazı olacak bu. Geçenlerde pek de kaliteli olamayan bi film izledim. Cinderalla Pact. Filmin girişi şöyle: Külkedisi değişimden korktuğu için kötü üvey annesinin yanında kalıp, temizlik yapmaya devam etmiş ve kendisine bi sihirli değnek değene kadar beklemiş. Aslında düşününce mantıklı geliyor. Sen niye çekiyorsun o evin yükünü be saf kız ayrıl o evden, bi yerde iş bul yoluna bak. Ama yok bizim saf peri annesini bekliyor. Farz edelim peri anne gelmeseydi balo gecesi ya da prens âşık olmasaydı  bizim saf Külkedisi ölene kadar üvey annesinin ev işlerinden sorumlu olacaktı. Hani derler ya insan kendi kaderini çizer diye ben o görüşe katılanlardanım. Beyaz atlı prensi beklemek yerine beyaz atlı prenses olmayı tercih ederim. Hadi beyaz atlı prens gelirken atından düşüp ölürse-Şeker Kız Candy ve Anthony i hatırlayınız lütfen- Tamam bazı şeyler şans meselesi kader kısmet ama çoğumuz hayatımızı değiştirmekten korktuğumuz için bekliyoruz peri annenin sihirli değneğini. Bu işi bırakamam ya öbür işte de mutsuz olursam? Sevgilimden ayrılamam yeni bi tane bulamam çünkü sonra töbe Tanrım'a evde filan kalırım. Arkadaşım mutsuz olursan ol. Hayat bu kimse sana mutluluğun garantisini veremez ya. Dibe vurmadan yükselemeyiz ki. Ben dipleri de severim beni daha yükseğe çıkaracağı için. Toplum olarak bizden motto mot bi şeyler bekliyorlar. Oku adam ol iş bul evlen çocuk yap ve öl. Gerisi çok da mühim değil. Eğer bi de kadınsan çalışmasan da olur evde çocuğa bakarsın. Huzurlu aile ortamı çok önemli çünkü evde kadın çalışırsa huzur bozulabilir özellikle de daha kariyerli bi işte. Ayy bu muhabbete girmeyecektim ama madem bu noktaya değindik bi anekdot geçmek istiyorum. Geçen hafta bi arkadaşla muhabbet ediyoruz. Dedi ne iş yapmayı planlıyorsun mezun olunca dedim karar veremedim. Kız resmen bana önce koca sonra iş muamelesi yapıp bi de huzurlu aile ortamı  deyip deyip daralttı. Kızı kırmamak için diyemedim senin kariyerin mi bozacak huzurlu aile ortamını diye. Ya sabır çekip döndüm işime. Herkesin hayattan beklentisi ve hayat felsefesi farklı olabilir. Saygı duyarım bu duruma ama başkalarının hayattan beklentisini aşağılamak ve kendisininkine uydurmaya çalışmak pek bi moda ülkemin kadınları arasında yaş ve eğitim seviyesi gözetmeksizin. Toplum olarak değişikliklere açık mı değiliz acaba. Onu da düşünmedim değil ama değişmekten korkarsak bir adım atamayız ileriye doğru. Değişim zordur ama güzeldir bence sayın okuyan. Tamam belki önceki durumundan daha kötü bi hale gelme riskin de var ama hiç değilse aklında kalmayacak bu değişim. Ayrıca Şems’in de dediği gibi “Hakkın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” Bence artık eski peri masallarını bırakıp kendi masallarımızı yaratmalıyız. Zor da olsa değişmeliyiz. Bu şarkı da benden size gelsin. http://www.youtube.com/watch?v=k6Akkvh04xU. Saygılarımla değerli okuyan. Neşeli günler dilerim.

P.S. Yazım belli bir konseptte oldu sevindim. Konseptin adı da değişim.


12 Aralık 2013 Perşembe

Merhaba

Merhaba herkese sevgili takipçiler;
Bendeniz bu vakte kadar insanların içlerini, duygularını ve yaşadıklarını şuursuzca paylaşmasına hayret eden bi varlıktım ki şu son bir bir buçuk ay öncesine kadar. Fakat o zamandan beri içimde dolmayan bir boşluk var. Ne yaparsam yapayım dolmuyor. Bundan önce bu boşluğu doldurmak için arkadaşlarla takılmaca, sanatsal aktivitelere katılmaca, ve dinlenmece tüm problemlerimi çözüyordu ama artık çözemiyor. Bunun nedenini de söylemesi ayıp ben birazcık ketumumdur. İnsanlarla  sıcak ilişki çok kolayca kuramam. Hep bi mesafe vardır. Çok sevdiklerimle de duygu ve düşüncelerimi paylaşamam kolay kolay. Bu ketumluğum bana zaman zaman soğuk, ukala ve kendini beğenmiş bi görünüm kazanmama neden olup beni yalnızlığa sürüklese de asıl sebebi kaybetme korkusu ve kendini korumadır. Az biraz daha açmak gerekirse yakın çevreme 10 kişi aşırım aile+arkadaş onlardan sonrasını pek sallamam. Bu yakın çevremi de kendimi de mütemadiyen korumaya çalışırım. Fazla insan olunca çok koruyamayacağımdan ve kaybedeceğimden az insanla yetinmesini bildim şu ahir ömrüm boyunca. Lakin bu durum artık yormaya ve iyice bi karanlığa sürüklemeye başladı. Ben de ilişkilerimi geliştirmede step step gitme kararı aldım. Ve kendime ilk zorlu step olarak bu bloğu seçtim. Önce online sonra face to face bu çekingenliği ve korkuları üzerimden atmak istiyorum. Umarım hepiniz yardımcı olursunuz. Bu benim ilk blogum olduğu için yaptığım veyapacağım hatalarımın şimdiden affolmasını diliyorum.